Türkiye, verimli topraklarında ayçiçeği yetiştiriciliği ile tarım sektöründe önemli bir başarı elde etmektedir. Özellikle Marmara Bölgesi, öncü konumuyla ayçiçeği tarımında öne çıkarken, bu altın sarısı bitki ülkemizin yağ bitkileri üretiminde kilit bir oyuncu haline gelmesini sağlamaktadır. Trakya’nın verimli toprakları, yılın her döneminde yeşeren ve gökyüzüne uzanan Ayçiçeği’nin (Helianthus annuus L.) güzellikleriyle dolup taşıyor. Bu bereketli topraklarda yetişen Ayçiçeği, sadece doğanın bir armağanı değil, aynı zamanda ekonomik bir canlılık kaynağıdır.
Ayçiçeği, Türkiye için önemli bir tarım ürünüdür. Trakya ve Marmara bölgelerinde yoğun olarak yetiştirilmektedir. Bu bölgeler ülkenin ayçiçeği üretimindeki payında önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, dünya genelinde ayçiçeği yağı üretiminde Türkiye’nin dördüncü sırada yer alması ülkemizin bu alandaki etkileyici konumunu gösteriyor.
Ayçiçeği yağı üretiminde dördüncü sırada olmamız, ülkenin tarım ve ekonomik açıdan bu alandaki etkileyici rolünü yansıtıyor. Türkiye’nin dünya ayçiçeği üretimindeki yerinin ilk 10 ülke arasında olması da tarım sektöründeki güçlü potansiyelini ortaya koyuyor. Bu konuyla ilgili Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü’nden Doç. Dr. Filiz Erbaş, Serkan Turna (Turna Tarım) ve Yüksek Ziraat Mühendisi Cüneyt Ülgen ile görüşüp konu hakkında bilgiler aldık.
Ayçiçeği üretimi
Ayçiçeği üretimi, tarım sektöründe önemli bir yere sahip olan ve birçok ülkede endüstriyel ve gıda sektörleri için değerli bir ürün elde edilen bir süreçtir. Ayçiçeği, genellikle yağ üretimi için yetiştirilir ancak çiçekleri ve tohumları birden çok endüstriyel kullanım için de değerlidir. Aydın’ın Koçarlı ilçesinde yetiştiricilik yapan Serkan Turna, “Ayçiçeği yetiştiriciliği, verimliliği artırmak ve hastalıklarla mücadele etmek için iyi tarım uygulamalarını içermelidir. Yerel tarım uzmanlarından ve tarım uzmanlık kuruluşlarından destek almak, başarılı bir ayçiçeği yetiştiriciliği için önemlidir. Ayçiçeği tarımında doğru toprak işleme yöntemleri, verimliliği artırabilir, hastalıkları kontrol altında tutabilir ve bitkinin genel sağlığını iyileştirebilir. Bu nedenle, tarım uzmanları ve çiftçiler genellikle toprak işleme stratejilerini dikkatlice planlar ve uygular.” diye ifade etti.
Ayçiçeği üretimi ve yabancı otlar
Ayçiçeği yetiştiriciliği üzerine konuşan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Doç. Dr. Filiz Erbaş, “Ayçiçeği ekimi için ideal toprak sıcaklığı 8-10 derece arasında olduğundan genellikle Nisan ayı başından Mayıs ortasına kadar ekim yapılır. Erken ekim verimi artırabilir. Ayçiçeği soğuğa dayanıklıdır ancak -4 derece altındaki donlar olumsuz etkileyebilir. İlk donlardan 4-6 yapraklı devreye kadar genellikle zarar görmez. Ayçiçeği üretiminde yabancı otlarla mücadele belirli bir döneme kadar çok önemli olmaktadır. Yabancı otlar besin ışık gibi bitki gelişimi gibi önemli olan etmenler için rekabet etmektedir. Bu nedenlerle ayçiçeği üretiminde yağ kalitesini verimini etkileyen yabancı otlarla mücadele etmek çok önemlidir.” dedi.
Amaranthus palmeri nedir?
Ayçiçeğinin yetiştirilmesinde zararlı yabancı otlar ile mücadele konusuna değinen Ziraat Mühendisi Cüneyt Ülgen, “Amaranthus palmeri son yıllarda ülkemize girmiş istilacı bir türdür. Ülkemizde istilacı bir tür olan bu yabancı ot bir zamanlar Kuzey Amerika’daki yerli Amerikalılar tarafından hem bol tohumları hem de pişirilmiş veya kurutulmuş yeşil sebze olarak yaygın bir şekilde üretiliyordu. Çukurova Bölgesi’nde Gediz havzasında geniş bir yayılıma sahip olan bu yabancı ot ülkemizin belirli bölgelerinde bulunmakta ve yayılmaktadır. Bu yabancı ot ülkemiz orijinli bir yabancı ot değildir. Ülkemizde tespiti ise 2000 yılların başında olmuş ve hızla yayılmıştır. Bu yayılmada en büyük etkinin ise yabancı ot tohumlarının çok küçük ve çok sayıda tohum oluşturmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu otların erkek ve dişi cinsleri bulunurken boyları 3 metreye kadar çıkmaktadır. Sağlıklı bir dişi otun 100 bin ile 600 bin arasında bir tohum verme kapasitesinin olduğu tespit edilmiştir. Mücadelesinde mekanik mücadele ile etkili bir sonuç almanın zor olduğu ve bitkinin stres koşullarına girip daha erken tohum vermesine neden olduğu tespit edilmiştir. Bu yabancı otla mücadelenin önemi ise daha iyi anlaşılması için rekabet çalışmaları yapılmış ve yapılmaya da devam etmektedir.” diyerek anlattı.
Mücadele için yarını bekleme
Yabancı otların hızla yayılması durumuna ve bu durumun ayçiçeği yetiştirilmesine olumsuz bir etki yaratabileceğine değinen Erbaş, “İstilacı bir tür olan bu yabancı ot tam olarak ülkemizde bütün coğrafyada yayılmamıştır. Özellikle ayçiçeği üretimi bakımından yüksek üretim alanlarına sahip İç Anadolu ve Marmara Bölgesinde rastlanmamıştır. Yapılan çalışmalarda metrekarede 1, 2, 3, ve 4 Amaranthus Palmeri bulunması sonucunda verim ve kalite kayıpları takip edilmiş ve bu sonuçlara göre metre karede 2 bitkinin çıkışıyla ayçiçeklerinde verim ve kalite olarak büyük kayıplar ortaya çıkarmıştır. Bu kayıplar sonucunda bu yabancı otla mücadelenin çok önemli olduğu ve kontrol altına alınmadığı zaman yabancı otun ülkemizde üretimi yapılan ayçiçeği alanlarında büyük sorunlar ortaya çıkabileceği düşünülmektedir. Yapılan çalışmada yabancı otun sadece ayçiçeği üzerindeki etkisi takip edilirken, sonuçların birçok kültür bitkisi ile aynı olacağı düşünülmektedir. Bu nedenle mücadelesi için karantina önlemleri alınmalı ve bölgelere yayılması önlenmelidir. Bu çalışmalarla ekonomik zarar eşiği belirlenmiş ve mücadelede öncü olmuştur.” dedi ve sözlerini tamamladı.
Bu çalışma için Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesine, Yüksek Ziraat Mühendisi Cüneyt Ülgen’e, Serkan Turna (Turna Tarım) ve Doç. Dr. Filiz Erbaş’a paylaştıkları bilgiler için ve konu hakkında sahada uygulamalı paylaşımları için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.